ASTROLOJİK ÖYKÜLER

BANDIRMA NUH’UN VAPURU

 

Manastırın ortasında
Var bir havuz
Canım havuz
Bu yurdun kızları hepsi de yavuz
Biz çalar oynarız
Bu yurdun kızları hepsi de yavuz
Biz çalar oynarız…

İsmim, ait olduğum memleket, beni kullanım amaçları çok değişti. Siz beni “BANDIRMA VAPURU” olarak tanırsınız. PAİSLEY İSKOÇYA’DA 1878 yılında Afrikalı köleler tarafından inşa edilirken 1919’da; köle olmayı kabul etmeyip bir tufandan, halkını kurtarmak için yola çıkan “NUH” kod adlı kahraman ile  yoldaş olacağımı bilmiyordum. Ülkeden ülkeye gezdim, 1891’de battım, sonra kurtarıldım. Kaderini değiştirmeye geldiğim memleketin hali gibiydi, hikayem… 16 Mayıs 1919’da çıktığımız yolculuk, beni yapan kölelerin göz yaşlarına değmişti.

15 Mayıs 1919’da gökyüzünde Ay, Akrep burcunda tutuldu. Tufan’dan önce miydi yoksa tufanın tam orta yeri mi? Bir kurtarıcı, yola çıkmadan rotasını belirler. Gökyüzü, Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları için yol haritasını belirlemişti. Gökyüzünü sizden iyi bilirim, derin suları, dalgalı denizi iyi bilirim, yaşlı bir gemiyim, ben. O gece, an haritasının 8. evinde, Akrep Burcu’nun 23 derecesinde tutuldu, Ay. Krizler demekti, tufan demekti. Zümrüdü Anka gibi yeniden küllerinden doğmak demekti. Bunun için kül olmak da gerekti, külden kendini yaratmaya inanmakta. Ayın karşısında Boğa’da duruyordu, Güneş. Hem yükselen Koç burcunun hem de Ayın yöneticisi Mars, Boğa’da duruyordu. Toprağına sahip çık, mesajıydı. Toprağına sahip çıkarken, mücadele edeceksin ama kararlı ve istikrarlı olarak yürüyeceksin, bu yolda. Düşmanların, hep yakın çevrende, seni içerden vurmaya çalışacaklar. ( 7. Ev terazi yöneticisi Venüs yengeç 4.ev girişinde Pluto ile kavuşumda)  Ama bir el hep seni koruyacak.

 ( 4. Ev Jüpiter yengeç) İlahi bir düzen var, bu düzen içinde vatanını kurtarırken; krizlerden geçeceksin, korkma geçmiş yaralarından, hedefine giden yolda ilahi güç sana yol gösterecek, kuvvet verecek. Yeter ki içindeki ateşin meşalesini ailene, halkına, vatanına ver. ( Chrion Koç,  Kad Yay, Neptün Aslan büyük üçgen açı) Ve tüm sistemi kuracak olan sensin. Sahneye çıkacaksın, dünya seni kurduğun sistem, askeri dehan ve stratejilerinle tanıyacak. Halk ve erk sahipleri arasında gerilim ve kopmalar yaşanacak. Senin sistemli şekilde örgütlenmen ile dağılmaya müsait halkın bir araya gelecek. Kuvay-i milliye!( Mars, Güneş Boğa 2. Ev karşısında Ay Akrep 8. ev ve apeksinde 5. Evde Aslan Satürn’ü) Maalesef  (Neptün 5. Ev) genç ve çocuk ölümleri de yaşanacak. Ve gizlice yapılan yardımlar, olacak. Tutulma Mustafa Kemal Atatürk için bir parolaydı adeta.

Tarihe bir kargo gemisi olarak geçmeyecektim bile, o gün benimle birlikte yola çıkmasaydı MUSTAFA KEMAL PAŞA. O halde size bir kehanetler öğretisinden öğrendiklerimi aktarayım. Sarışın Kurt’un seçilmiş bir rehber olduğunu bir kez daha anlatmaya çalışayım.

Ruh bilimci kahin; Elsie Wheeler bir duru görü esnasında (1925 yılında) Harran’da yaşayan Sâbiî topluluğuyla bağlantıya geçer. Bu bağlantı esnasında bazı sembollere ulaşır. Bu semboller daha sonra Astrolog Marc Edmund Jones, tarafından astrolojiye uyarlanır. Zodyak 12 burç ve 360 dereceden oluşur. Bu semboller her burcun her derecesine uygulanır. Günümüze aktardığı sembollere; Sabian Sembolleri adı verilir. Ay tutulması bitişleri anlatır. Bir yolun sonuna gelindiğini ve artık bitmesi bırakılması gerekenleri de…

Sabian sembollerinde şu kodlar yazılıydı:

“Kızılderili şiddetle atını sürüyor, kemerinde kafa derileri sarkıyor.” Boğa burcundaki Güneş derecesinde kodlanan buydu. Peki ya ne anlam çıkartmak gerekiyordu bundan?

“Kendine ait olanı doğruca ve kuvvetle alman gerek. Başarılı olmak için kendini riske atmaya hazırlanan bir “LİDER” olarak yeteneklerinle tanınacaksın. Aldığın her risk seni toplum karşısında güçlü ve statü ile işaretlenmiş bir yere sahip kılacak. Taktir edilen ve saygı duyulan olacaksın. Biz ve onlar zihniyetine kapılmaman gerekiyor. Güçlü ve hükmeden ol, başkalarından yararlanma ve onların senden yararlanmasına müsaade etme. Zihniyet sorunlarını çözmekte kararlı davran, sorunlar  zincirleme gelebilir. Sen, toprağını hak ettiğini iddia et. Bölgen için savaşacaksın. Fetih kupaları kazanacaksın. Bölgesel başlayacak, savaş. Bir klan için tehlikeler söz konusu.” Güneş, erkeği anlatır, güç sahiplerini haritada. Bu sanki Mustafa Kemal Paşa’ya verilen görevi anlatıyordu.

30 Nisan 1919 ‘da 9. Kolordu Müfettişi olarak atandı, Samsun’a gidecek ve oradaki halk ayaklanmasını bastıracaktı. Bu görevle yola çıkacaktı. “Talih bana öyle uygun koşullar hazırlamış ki, Bakanlıktan çıkarken, duyduğum coşkudan dudaklarımı ısırdığımı anımsıyorum. Kafes açılmış, önünde geniş bir evren, kanatlarını çırparak uçmaya hazırlanan bir kuş gibiydim.” Mustafa Kemal Atatürk , bu günü böyle anlatacaktı. 15 Mayıs günü  Yıldız Sarayı’nda Padişah Vahdettin ile görüştü. Ardından, annesi ve kız kardeşiyle vedalaştı. Sabah erken saatlerde üç kaynaktan aynı bilgiyi aldı, gemiyi limandan çıkartmayacaklar ya da açıkta denizde batıracaklardı. Bir an önce gitmek istiyordu. 16 Mayıs günü hareket edildi. Yolda İngilizler gemide arama yaptılar. Mustafa Kemal, kaptana sordu:
“Bu adamlar ne için gelmişler? .. “
“Efendim. Silah, cephane arıyorlarmış … “
“Görevinizi yapınız, sonuçtan beni haberdar edin. “
Sonra arkadaşlarına döndü. Dolmabahçe önlerinde demirli bulunan yabancı zırhları göstererek dedi ki:
“Bu sersem adamlar işte böyle … Yalnız demire, çeliğe ve silah gücüne dayanırlar. Maddeden başka bir şey bilmezler. Bağımsızlık ve özgürlük uğrunda savaşa kararlı bir ulusun kudret ve gücünü anlamaktan acizdirler. Biz silah ve cephane değil, ülkü, inan dolu kafa götürüyoruz . . ” Yolculuk zorlu geçmişti, varılacak liman Sinop’tu. Oradan kara yoluyla devam etme konusunu arkadaşları ile derin istişare ettiler. Daha zor olacağına karar verip, denizden yolculuğa karar verdiler. Dört gün fırtınalı denizde bazen kamarada çoğu zaman kaptan köşkünde yolu tarif etti. Yolculuğu sağ salim tamamladık. 19 MAYIS 1919 sabah 07:00 sularında SAMSUN’a geldik…

Yol kenarında bir askerin ağladığını görünce sordu:

“Asker ağlamaz arkadaş sen niye ağlıyorsun?”

Anadolulu çocuk içini çekti.

“Düşman yurdu bastı, hükümet bizi terhis etti, silahımızı elimizden aldı. Benim gidecek yerim yok. Toprağımıza giren düşmanla ne ile savaşacağım?”
Mustafa Kemal erin omzuna elini koydu, Rumeli şivesiyle:
“Üzülme çocuğum” dedi. “Gel benimle!”

 Bu eri, Samsun askeri deposundan giydirip silahlandırarak yanına aldı. Mustafa Kemal’in Anadolu’da oluşturduğu ordusunun ilk eri; bu “Mehmetçik” oldu.

“Kalabalıklar vahiy almış birisini dinlemek için dağdan iniyor.” Akrep burcundaki Ay, derecesinde kodlanan mesajda bunlar yazıyordu. Anlamı neydi?

“ Ay, haritada kadını ve halkı anlatır. Halk, kendisini zor ve kötü durumundan kurtaracak, onu anlayacak ve ne derse onun peşinden gidecek bir KURTARICI arıyordu. Yücelerden gelen, kendisini kaçtığı dağ tepelerinden indirebilecek, sözüne inanacağı bir kurtarıcı. Ama hepsi verdiği mesajı anlamayacaktı. Bu verilen bilgilerle ne yapacaklarını bilemeyenler olacaktı. Günlük hayatlarına indirgemeyenler olacaktı. Anlatılan hikayeye inanmaları gerekecekti.”

“Geleneksel imgelerle yeni sembolik formlar veren öğretmen.” An haritasında Koç yükseliyordu. Bu bir lidere işaret ediyordu, izleyeceği yolu anlatıyordu.

“Fikirlerin ve yayılacak mesajların var. Öncesinde yapıldığını düşündüğün için çekincelerin olabilir. Ancak senin yaptığın her şeyde izin olacak, en iyi yöntemlerinle yapacaksın. Tüm yeni fikirlerin ve planların çevrendekileri canlandıracak. Olaylara farklı bakış açıları geliştireceksin. Eski fikirleri, yeni düşünce formlarıyla revize edeceksin. Eski fikirlere yeni çözümler bulursan eğer “DEVRİMCİ” olacaksın. Farklı bir duruş sergilemeye ve olaylara yeni bir bakış açısı getirmeye hazırla kendini. Kendinin ve başkalarının sana koyduğu sınırlamalara bağlı kalma. Yeniden yorumla. Bilincin yeni boyutları eski düşünce formlarını kırıyor. Kuantum bilimi. Bir zamanın ötesinde olmak. Eski ve yeni öğretilerin birleşimi.

“ On adet kütük daha karanlık ormanlara açılan kemer altı yolunda bulunuyor.” An haritasının 10. Evini Oğlak temsil ediyor, toplumun sizi nasıl gördüğü, hedeflerinizi, toplumun sizden beklediklerini…  Anlamına gelince…

“ Olaylar ve insanlar yoluna çıkarken, engelleri aşmayı ileriye doğru gitmeni sağlar. Bazen nereye doğru gideceğin konusunda kararsız kalabilirsin. Her zaman gittiğin yol mu yoksa yeni yola mı gitmelisin? Daha zor ve gizemli bir yolda olduğunu hissedebilirsin. Bilinmeyene doğru bir yolculuğa hazırlanman gerekebilir; muhtemelen bu önemli bir yolculuk, bir kader ama bazen nereye gittiğini bilemeyebilirsin. İyi hazırlanmalısın. Bilinmeyene giderken kendini korumaya almalısın. Bilinmeyen bir yol için hazırlık yapmalısın. Geçmişi aşmalı, enerjik dayanıklı ve azimli olmalısın. Daha derine inmende önce dikkat edip görmen gereken eşikler var.

“Beyaz güvercin bulanık suların üzerinden uçuyor.” Boğa burcundaki Mars, bize nasıl mücadele ve savaş verileceğini kodluyor.

“ Yardıma ihtiyacı olanlara sakinlik ve korumayı müjdeleme yeteneğini ifade eder. Her yerde sıkıntı olsa da bununla baş edebilir ve güvenli bir zemin oluşturabilirsin. İnsanların hayatlarına düzen ve güvenlik getirmek için karanlık tarafa geçmen gerekebilir. Siz veya bir başkası bir süreliğine gözden kaybolsa ve bazıları kendilerini terk edilmiş hissetseler bile geri dönülecek mutlaka. Güvenlik ve güvence için rehberlik edeceksiniz. Kendini dışlanmış hisseden ve güvenceye ihtiyaç duyanlara bir mesaj göndermeniz ve almanız gerekebilir. Manevi farkındalık endişelerini aşacaksın. Kehanet görevin var. Barış mesajları ve sembollerini kullanman için gönderildin. Hedefine mutlaka gideceksin. Sorunlu zihinleri yatıştıracak ve ödediğin kefaret ile umut olacaksın.”

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktığında geride bıraktıkları için değil yapmak istediği idealler için yaşayacaktı. Bana gelecek olursak; bu yolculukta payıma düşen Paşa ve silah arkadaşlarını emanet aldım ve sağ salim onları vatanlarına teslim ettim. Ne Karadeniz’in hırçın dalgalarına ne de düşman gemilerine yar etmedim.

Sonra işittim ki; Havza’ya giderken arabası bozulmuş ve uzaktaki köye yürümeye karar vermişti. Arkadaşlarına: “Yürüyebilir misiniz?” demiş ve cevap vermelerini beklemeden yürümeye başlamış. Karageçmiş köyüne bir saat yürümeleri gerekiyorken, akıllarında binlerce soru varken birden mırıldanmaya başlamış:

Dağ başını duman almış
Gümüş dere durmaz akar
Güneş ufuktan şimdi doğar
Yürüyelim arkadaşlar!

Sizde söyleyin yorgunluğunuzu alır, demiş gülümseyerek. Ardından hep bir ağızdan söylemişler:

Bu gök, deniz nerede var 
Nerede bu dağlar taşlar
Bu ağaçlar güzel kuşlar
Yürüyelim arkadaşlar!
Her geceyi güneş boğar
Ülkemizin günü doğar
Yol uzun olsa da ne var
Yürüyelim Arkadaşlar!

Gençlik Marşı olarak kabul edilip, söylendi. Mustafa Kemal Atatürk 19 Mayıs’ın Milli Bayram ilan edildiği gün 1938’de hasta yatağında gülümseyerek şunları söyleyecekti:

“Anadolu’nun dağ başlarını, tekerleklerine çuval doldurduğumuz kırık dökük otomobillerle aşarken, yanımdaki arkadaşlarımla bu marşı söylemeyi adet edinmiştim….”

Saygı, Sevgi ve ÖZLEMLE….

                                                                                           ŞERİFE ESEN

KAYNAKÇA:

Sinan Meydan, Parola NUH, Atatürk’ün Gizli Kurtuluş Planları

Gotthard Jaeschke, Kurtuluş Savaşı İle İlgili İngiliz Belgeleri II, Cumhuriyet Kitapları

Erol Mütercimler, Fikrimizin Rehberi , Gazi Mustafa Kemal

 İlk Adımın Simgesi Bandırma Gemisi

Yılmaz Özdil, M. Kemal

BANDIRMA VAPURU

 

Bir yorum

Bir Cevap Yazın

Anka Astroloji sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et